NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُسَدَّدٌ
حَدَّثَنَا
يَحْيَى
يَعْنِي
ابْنَ سَعِيدٍ
عَنْ
مُعَاوِيَةَ
بْنِ
غَلَّابٍ ح و
حَدَّثَنَا
مُسَدَّدٌ
حَدَّثَنَا
إِسْمَعِيلُ
أَخْبَرَنِي
حَاجِبُ بْنُ
عُمَرَ
جَمِيعًا
الْمَعْنَى
عَنْ
الْحَكَمِ
بْنِ الْأَعْرَجِ
قَالَ
أَتَيْتُ
ابْنَ
عَبَّاسٍ
وَهُوَ
مُتَوَسِّدٌ
رِدَاءَهُ
فِي
الْمَسْجِدِ
الْحَرَامِ
فَسَأَلْتُهُ
عَنْ صَوْمِ
يَوْمِ
عَاشُورَاءَ
فَقَالَ
إِذَا
رَأَيْتَ
هِلَالَ
الْمُحَرَّمِ
فَاعْدُدْ
فَإِذَا
كَانَ يَوْمُ
التَّاسِعِ
فَأَصْبِحْ
صَائِمًا
فَقُلْتُ كَذَا
كَانَ
مُحَمَّدٌ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَصُومُ
فَقَالَ
كَذَلِكَ
كَانَ
مُحَمَّدٌ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَصُومُ
Hakem b. el-A'rac şöyle
demiştir:
İbn Abbas (r.a.)
Mescid-i Haram'da ridasını yastık edinmiş (uzanmış) bir halde iken yanına
vardım ve kendisine Aşure günü orucunu sordum:
"Muharrem'in hilâlini
gördüğün zaman say. Dokuzuncu gün olduğu zaman, oruçlu olarak sabahla,"
dedi.
Muhammed (s.a.v.) böyle
mi oruç tutardı? dedim,
"Muhammed (s.a.v.)
böyle oruç tutardı," dedi.
İzah:
Müslim, siyam; Tirmizî,
savm
Hakem b. el-A'râc;
Tâbiundandır. Babası Abdullah b. İshaktır. A'rac dedesinin sıfatıdır. Bu zât
İbn Abbas, İbn Ömer, Ebu Hüreyre ve tmran b. Husayn gibi tamnmiş sahabilerden
hadis rivayet etmiştir.
Haberin zahirî mânâsı,
Aşure gününün muharremin dokuzuncu günü
olduğuna delâlet etmektedir.Ancak bu Aşure gününün Muharremin110. günü olduğunu
belirten hadis ve haberlere ters düşmektedir. Fakat âlimler Haberin manasının,
zannedildiği gibi aşurenin, Muharrem ayının dokuzuncu günü olduğuna delâlet
etmediğini söyleyerek, sözlerini destekler mahiyette izahlarda bulunurlar.
İbnü'l-Münzir bu
haberin izahında şöyle der: "Bunun mânası şudur: Kişi 9. günü takib eden
gecede oruca niyet eder".
İbnü'l-Hacer de Hz.
Peygamber (s.a.v.)'in bir önceki hadiste geçen "gelecek seneye biz de
dokuzuncu gün tutarız" sözünü hatırlatarak îbnü'l-Münzir'in görüşünü
te'yid eder.
Bâzı âlimler ise, İbn
Abbas'ın sözünü şu şekilde izah etmişlerdir:
İbn Abbas (r.anhuma)
kendisine soru soran kişiye Aşure gününü değil, Aşure orucunun tutulacağı günü
anlatmak istemiştir. O günde dokuzuncu gündür. Çünkü adamın sorusu Aşure günü
ile ilgili değil, Aşure orucuyla ilgilidir. Nitekim haberin, Müslim ve
Beyhakî'deki rivayetlerine göre, gelen şahıs Aşure orucunu sorunca, İbn Abbas:
"Hangi halini
soruyorsun" diye sormuş adam da;
Orucunu, hangi gün oruç
tutacağımızı cevabını vermiştir. Soru soran şahsın;
Muhammed (s.a.v.) böyle
mi oruç tutardı? şeklindeki sorusuna İbn Abbas'ın
Evet demesinin manası
da "Evet, yaşasaydı, böyle tutardı" şeklinde anlaşılmalıdır. Çünkü Hz.
Peygamber (s.a.v.) bundan önce geçen hadiste ertesi yıl dokuzuncu güne oruç
tutmayı arzulamıştı.
Beyhakî, bu hadisin
sonunda şunları söyler:
"Sanki İbn Abbas
(r.anhuma) o zatın onuncu günle birlikte oruç tutmasını istemiştir.
Cevabındaki, "evet" sözüyle de Hz. Peygamberin dokuzuncu-günün
orucuna azmi konusunda rivayet edilen hadisi kast etmiştir."
Beyhakî bu sözlerine
Abdurrezzak tarikiyle İbn Cerir'den, onun da Atâ'dan rivayet ettiği şu haberle
delil getirmiştir! Ata, İbn Abbas'ın, "Dokuzuncu ve onuncu günleri oruç
tutun, Yahudilere muhalefet edin" dediğini işitmiştir.
Bu izahlar, haberin,
aşure gününün muharrem ayının 9. günü olduğuna delâlet etmediğini
göstermektedir.